top of page
Yazarın fotoğrafıAv. Özgür GÜL

6100 SAYILI KANUN’UN 181 İNCİ MADDESİNDE ÖNGÖRÜLEN KESİN SÜRE, DURUŞMADA TUTANAĞA GEÇİRİLMEK SURETİYLE YAPILAN ISLAH İŞLEMİNİN TAMAMLANMASI İÇİN VERİLMESİ GEREKEN BİR SÜREDİR

Davacı vekili 18.05.2022 tarihli celsede, ıslah için tarafına süre verilmesini talep etmiş, Mahkemece davacı vekiline ıslah dilekçesi sunması için 2 haftalık süre verilmiş, davacı vekili verilen iki haftalık süre içerisinde (27.05.2022) tarihinde sunduğu ıslah dilekçesi ile talep miktarını arttırmıştır. Mahkemece, 6100 sayılı Kanun’un 181 inci maddesinde öngörülen bir haftalık süre içerisinde ıslah dilekçesi sunulmadığı gerekçesiyle ıslah geçersiz kabul edilmiş ise de; 6100 sayılı Kanun’un 181 inci maddesinde öngörülen kesin süre, duruşmada tutanağa geçirilmek suretiyle yapılan ıslah işleminin tamamlanması için verilmesi gereken bir süredir. Bunun dışında ıslah işlemini yapmak için süre talep edildiği haller, 6100 sayılı Kanun’un 181 inci maddesinde öngörülen kanuni kesin süreye tabi değildir. Davacı vekili, duruşmada alınan beyanında sözlü olarak ıslah işlemi yapmamış, sadece ıslah işlemini yapmak için süre talep etmiştir. Bu nedenle davacının 6100 sayılı Kanun’un 181 inci maddesine göre bir hafta içinde ıslah dilekçesini sunmasına gerek bulunmamaktadır. Kaldı ki, davacı vekili Mahkemece kendisine verilen süre içinde kısmen ıslaha başvurup harcını yatırdığına göre, Mahkeme kararında yazılı olan süreye riayet eden tarafın hak kaybına uğramaması AİHS'nin 6 ıncı maddesinde düzenlenen adil yargılama ilkesinin de bir gereği olmakla ara kararına uygun biçimde gerçekleştirilen ıslaha değer verilmesi gerekir. Bu itibarla Mahkemece; davacı vekilinin ıslah dilekçesi değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ'NİN 22.04.2024 TARİH, 2023/3122 ESAS VE 2024/1275 KARAR SAYILI İLAMI


İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : Sulh Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/1177 E., 2023/277 K.



Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, bozmaya uyan Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.


Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:


I. DAVA


Davacı vekili; müvekkilinin, davalı ile 01.04.2014 başlangıç tarihli, 10 yıl süreli, aylık 13.000,00 TL +KDV bedelli kira sözleşmesi düzenlediğini ancak davalının 05.06.2014 tarihli ihtarnamesi ile kira sözleşmesini haksız olarak feshettiğini ileri sürerek; kira sözleşmesinin başlangıç tarihinden itibaren taşınmazın yeniden kiraya verilebileceği tarihe kadar olan kira bedellerine ilişkin fazlaya ilişkin alacak hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 1 aylık kira bedeli olan 15.340,00 TL'nin sözleşme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini 131.893,74 TL'ye arttırmıştır.


II. CEVAP


Davalı vekili; kiralananın hukuki ayıplı olduğunu, davacının kiralananı kullanıma elverişli halde teslim borcunu yerine getirmemesi nedeniyle müvekkilinin kira sözleşmesini başlangıçtan itibaren geçerli olarak feshettiğini, davacının kira telebinin haksız olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.


III. MAHKEME KARARI


Mahkemece verilen 07.10.2015 tarihli ve 2014/1163 E., 2015/967 K. sayılı kararla; kiralananın sözleşmede kararlaştırılan biçimde kiracıya teslim edilmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.


IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ


A. Bozma Kararı


1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.


2. Dairece verilen 08.11.2018 tarihli ve 2017/3819 E., 2018/11282 K sayılı ilamıyla; davalının kiralananı ihbar koşuluna uymadan tahliye ettiği ve bu durumda feshin haksız olduğu, Mahkemece yeniden kiraya vermek için gereken makul süre 6 ay kabul edilerek, tespit edilecek tahliye tarihine kadar ödenmeyen kira alacağı ile kiralanan taşınmazın yeniden kiraya verildiği tarihi geçmeyecek şekilde, tahliye tarihinden itibaren 6 aylık makul süreye ilişkin kira bedeli üzerinden yapılacak değerlendirmeyle sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle, karar bozulmuştur.


B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar


Bozmaya uyan Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 18.05.2022 tarihli celsede davacı vekilinin ıslah için tarafına süre verilmesini istediği, Mahkemece davacı vekiline ıslah dilekçesi sunması için 2 haftalık süre verildiği, davacı vekilinin 27.05.2022 tarihinde ıslah dilekçesini sunduğu, davacı vekilinin Kanun ile belirlenen ve hakimin artırıp eksiltemeyeceği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 181 inci maddesinde düzenlenen bir haftalık süreden sonra ıslah dilekçesini sunmuş olduğundan ıslahın geçersiz kabul edildiği gerekçesiyle; davanın kabulüne, 15.340,00 TL'nin dava tarihi olan 25.07.2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.


V. TEMYİZ


A. Temyiz Yoluna Başvuran


Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.


B. Temyiz Sebepleri


1.Davacı vekili; ıslahın, Mahkemece verilen süre içerisinde yapılıp gelecek celseye kadar gerekli tüm usuli işlemlerin tamamlandığını ve yargılamanın uzatılmasına sebebiyet verilmediğini, tahkikatın sona ermesine kadar ıslahın yapılmasının mümkün olması yanında Mahkemenin verdiği süre içerisinde yapılan ıslaha itibar edilerek ıslah doğrultusunda karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.


2. Davalı vekili; kiralananın müvekkiline teslim edilmediğini, davacının talebinin haksız fesih nedeniyle tazminat olduğu halde ıslah dilekçesi ile kira alacağı talebinde bulunduğunu, kira alacağının zamanaşımına uğradığını ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.


C. Gerekçe


1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme


Uyuşmazlık, kira sözleşmesinin haksız feshi sebebiyle makul süre kira alacağı istemine ilişkindir.


2. İlgili Hukuk


6100 sayılı Kanun'un 90, 176, 177 ve 181 inci maddeleri.


3.Değerlendirme


1.Islah; taraflardan birinin yapmış olduğu usul işleminin tamamen veya kısmen düzeltilmesine denir. Dava, davacı tarafından 6100 sayılı Kanun’un 180 inci maddesi uyarınca tamamen ıslah edilebileceği gibi, taraflarca 6100 sayılı Kanun’un 181 inci maddesi uyarınca kısmen de ıslah edilebilir. Davadaki talep kısmının arttırılması, davanın kısmen ıslahı mahiyetindedir. Diğer taraftan, ıslah işleminin ne şekilde yapılacağı 6100 sayılı Kanun’un 177 nci maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; ıslah, sözlü veya yazılı olarak yapılabilir.


2.Somut olayda; davacı vekili 18.05.2022 tarihli celsede, ıslah için tarafına süre verilmesini talep etmiş, Mahkemece davacı vekiline ıslah dilekçesi sunması için 2 haftalık süre verilmiş, davacı vekili verilen iki haftalık süre içerisinde (27.05.2022) tarihinde sunduğu ıslah dilekçesi ile talep miktarını arttırmıştır. Mahkemece, 6100 sayılı Kanun’un 181 inci maddesinde öngörülen bir haftalık süre içerisinde ıslah dilekçesi sunulmadığı gerekçesiyle ıslah geçersiz kabul edilmiş ise de; 6100 sayılı Kanun’un 181 inci maddesinde öngörülen kesin süre, duruşmada tutanağa geçirilmek suretiyle yapılan ıslah işleminin tamamlanması için verilmesi gereken bir süredir. Bunun dışında ıslah işlemini yapmak için süre talep edildiği haller, 6100 sayılı Kanun’un 181 inci maddesinde öngörülen kanuni kesin süreye tabi değildir. Davacı vekili, duruşmada alınan beyanında sözlü olarak ıslah işlemi yapmamış, sadece ıslah işlemini yapmak için süre talep etmiştir. Bu nedenle davacının 6100 sayılı Kanun’un 181 inci maddesine göre bir hafta içinde ıslah dilekçesini sunmasına gerek bulunmamaktadır. Kaldı ki, davacı vekili Mahkemece kendisine verilen süre içinde kısmen ıslaha başvurup harcını yatırdığına göre, Mahkeme kararında yazılı olan süreye riayet eden tarafın hak kaybına uğramaması AİHS'nin 6 ıncı maddesinde düzenlenen adil yargılama ilkesinin de bir gereği olmakla ara kararına uygun biçimde gerçekleştirilen ıslaha değer verilmesi gerekir. Bu itibarla Mahkemece; davacı vekilinin ıslah dilekçesi değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.


3. Bozma nedenine göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.


VI. KARAR


Açıklanan nedenlerle;


1. Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA,


2. Bozma nedenine göre, davalının vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,


Peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadelerine,


1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,


22.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.




46 görüntüleme0 yorum

Comments


bottom of page