top of page
Yazarın fotoğrafıAv. Özgür GÜL

TÜZEL KİŞİLİK PERDESİNİN ARALANMASI İSTEMİNE İLİŞKİN DAVALAR, ZORUNLU ARABULUCULUĞA TABİ MİDİR ?

Tüzel kişilik perdenin aralanması teorisine dayalı olarak davalı şirketin yargı kararlarıyla kesinleşmiş alacaklarından şirket ortakları olan diğer davalıların sorumlu olduğunun tespiti ile bu alacağın tahsiline karar verilmesi talep edilmiş olup, tüzel kişilik perdeyi aralama teorisi uygulanmak sureti ile davalı ortakların şirketin mevcut borcundan sorumlu olması gerektiğinin tespiti ile yahut borcun kendisinden tahsili talebi dava yolu ile öne sürülebileceği gözetildiğinde, davada ileri sürülen talep bakımından davacının dava açmakta hukuki yararının bulunduğunun kabulü gerektiğine, tüzel kişilik perdesinin kaldırılarak davalı şirketin yargı kararlarıyla kesinleşmiş alacaklarından şirket ortakları olan diğer davalıların sorumlu olduğunun tespiti ile bu alacağın tahsili istenmiş olup talep yığılmasından söz edilemeyeceğinden uyuşmazlığın bu davalılar yönünden zorunlu arabuluculuğa tabi olduğundan ve davadan önce arabuluculuğa başvurulmadığı ve bu şartın yerine getirilmediği ihtilafsız olmasına göre, bu davalılar hakkındaki davanın bu nedenle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerektiğinden istinafa konu ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) nci alt bendi uyarınca kaldırılmasına, davanın arabulucuk dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ'NİN 28.2.2024 TARİH, 2022/5236 ESAS VE 2024/1585 KARAR SAYILI İLAMI


İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/220 Esas, 2022/548 Karar

DAVALILAR : 1. ...

2. ... Tekstil Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi vekilleri Avukat ...

3. ...

DAVA TARİHİ :

HÜKÜM : Davanın reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2021/128 E., 2021/728 K.



Taraflar arasındaki tüzel kişilik perdenin aralanması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddi karar verilmiştir.


Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.


Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:


I. DAVA


Davacı vekili dava dilekçesinde; davanın tüzel kişilik perdesinin aralanması ve davalı ortak ve yöneticilerin şirket borçlarından sorumlu olduklarının tespitine karar verilmesini istediğini, asıl borçlu ve davalı şirket aleyhinde cari hesaptan kaynaklanan alacağı ve teminat mektubunun hükümsüzlüğü için açılan Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2018/769 E. sayılı ve İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2018/1003 E. sayılı dosyası üzerinden görülen esas davalarda davacı lehine karar verilerek her iki kararın kesinleştiğini, davalara konu alacağın tahsil edilemediğini, davalı ... kişilerin kötü niyetle hakeret ederek davayı uzattığını, davacının zararına işlemler yaptığını, kötü niyetli olduklarını, davalı şirketin aile şirketi olduğunu, kişisel malvarlığı gibi kullanıldığını, davalı şirketi, bir tüzel kişilik olarak değil, işletme biçimindeki bir mal varlığı olarak gördüğünü, ... patron, şirket sahibi olarak hareket ederek, ortakların kişiliği ile tüzel kişiliği birbirine karıştırdığını, davacıya yalan beyanda bulunduklarını beyanla, özellikle davalı ...'in, yargılama aşamasında müvekkili şirketi yeniden zarara uğratmasının önlenebilmesi için, devir ihtimaline karşı ortakların üzerine kayıtlı gayrimenkullere, araç ve diğer menkullere, 3 üncü kişilerde bulunan hak ve alacaklarına, banka hesaplarına tedbir konulmasına, davalı şirketin tüzel kişilik perdesinin kaldırılmasına, davalı şirketin, müvekkili şirkete olan ve mahkeme ilamları ile kesinleşen tüm borçlarından, davalı şirket ortakları diğer davalıların da müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarının tespitine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini karar verilmesini talep etmiştir.


II. CEVAP


1.Davalı ... ve davalı şirket vekili cevap dilekçesinde; davacının tespit davası ile istediği hukuku yararının olmadığını, hukuki yararın dava şartı olduğunu, dava şartı olan hukuki yarar yokluğundan dolayı davanın usulden reddi gerektiğini, davacının sözleşmeye aykırı hareket ettiğini, müvekkilinin uğradığı zararlar nedeniyle davacı tarafından verilen teminat mektubunu nakde çevirdiğini, dava konusu maddi olaylarda "Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması Teorisinin" uygulanması için gereken şartların mevcut olmadığını, müvekkili şirketin ... ... ve sermaye yetersizliğinin olmadığını, şirket ve şirket ortaklarının mal varlıklarının birbirine karışması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, müvekkilinin kötü niyetli olmadığını, davacının, davaya dayanak yaptığı ve mahkeme kararından ... alacaklarının tahsili için dava öncesinde davalı müvekkili şirket aleyhine ilama dayalı icra takibine girişmediğini, takip hukuku çerçevesinde alacaklarını tahsil edemediği hususunu iddia ve ispat edemediğini belirterek, davacının tespit davası açmakta hukuki yararı olmadığından dava şartı nedeniyle davanın usulden reddine, davanın bir miktar para alacağının ödenmesine dair eda davası olduğunun kabulü halinde, zorunlu arabuluculuk yolu tüketilmediğinden dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, müvekkili şirket yönünden dava konusuna ilişkin kesin hüküm bulunmaması nedeniyle davanın usulden reddine, müvekkili ... bakımından davanın husumet yokluğundan reddine, aksi kanaat halinde tüzel kişilik perdesinin kaldırılması şartları oluşmadığından davanın esas bakımından reddine karar verilmesini talep etmiştir.


2.Davalı ..., davaya cevap vermemiştir.


III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI


İlk Derece Mahkemesi tarafından davacıdan talebini açıklaması ve eksik harcın yatırması istenilmiş olup davacı tarafından verilen beyanda; "Dava dilekçemizdeki talep sonucu bölümüne bakıldığında, kişiye yöneltilen maddi bir talebimizin (eda hükmüne ilişkin bir talep) olmadığı, Mahkemenize yöneltilen usuli (tespit talebi) bir talebimizin olduğu görülecektir. Nitekim, Davalı Şirketten olan alacak taleplerimizin (maddi hukuka yönelik taleplerimizin) yargılaması zaten yapılmış olup, Mahkemenizden, yalnızca yargı kararları ile kesinleşen bu alacaklardan ortakların da sorumlu olduğunun tespiti (usuli talebimiz) talep edilmiştir. Mahkemeniz, davamızı tespit ve tazminat davası olarak değerlendirerek nispi harç alınmasına karar vermişse de, yukarıda açıklanan nedenlerle, davamız, daha önce kesinleşmiş alacaklar hakkında açılan bir tespit davası mahiyetinde olup, maktu harca tabidir. Yukarıda açıklanan nedenlerle ve mükerrer ve yersiz harç tahsili müvekkilin mağduriyetine yol açacağından, ara kararınızdan dönülmesini vekaleten arz ve talep etmekteyiz. Diğer taraftan, ara kararınızda tarafımıza kesin süre verildiğinden hak kaybına uğramamak amacıyla, Davalı ortakların da sorumluluğuna gidilmesi yönünde tespit hükmü istediğimiz Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20.09.2019 tarih ve 2018/769E., 2019/773 K. sayılı ilamında ve İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25.10.2018 tarih ve 2018/1003E., 2020/709 K. sayılı ilamında hüküm altına alınan tüm alacaklarımız ile söz konusu alacaklarımıza eldeki davamızın açılış tarihine kadar işleyen faizleri toplam 852.485,00 TL’dir. Ayrıca ara kararınızdan dönülmesi talebimiz kabul ... ise, ara kararınız gereği eldeki davamızda alacağımızı ticari faiziyle birlikte talep ettiğimizi beyan etmek isteriz. 852.485,00 TL üzerinden hesaplanacak harç tutarının, ödenmek üzere Mahkemeniz tarafından UYAP’a kaydedilmesini vekaleten arz ve talep ederiz" şeklinde talepte bulunulmuştur.


Akabinde İlk Derece Mahkemesince davacının harca ilişkin ara karardan rücu talebi red edilmiş ve davacı tarafından toplam 852.485,00TL yönünden eksik harç ikmal edilmiştir.


İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile her ne kadar davacı taraf, davalı şirkete karşı kesinleşmiş alacaklardan diğer davalıların da sorumlu olduğunu ileri sürmüş ise de, talebin sadece tespite yönelik olduğu, eda davası olmadığı, ... başına sorumluluk tespitini istemekte davacının hukuki yararının olmadığı, zira tespit kararı verilse bile bir miktara hükmedilmeyeceği için icra kabiliyetinin olmayacağı, davacının tespit talep etmekte hukuki yararı olmadığından; hukuki yarar dava şartının eksik olduğu, bu nedenle tespit talebinin reddi gerektiği, alacak talep edilmesi halinde ise, öncelikle dava şartı olan arabuluculuğa başvuru yapması gerektiği, eda davası şartlarının da tamam olmadığı, bu nedenle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.


IV. İSTİNAF


A. İstinaf Yoluna Başvuranlar


İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.


B. İstinaf Sebepleri


Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, kesin hüküm nedeniyle davalı şirkete karşı alacak talebi (eda hükmüne ilişkin bir talep) yöneltilemeyeceği halde, eda davası açılmasının mümkün olduğu değerlendirmesiyle, davanın hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedilmesinin doğru olmadığını, tüzel kişilik perdesinin aralanması/kaldırılması davalarının Yüksek Yargı kararlarıyla ortaya çıkan ve şekillenen ayrı bir dava türü olduğu da dikkate alınarak, tüzel kişilik perdesinin kaldırılması ile müvekkilin alacak haklarının korunması amacıyla başvurulduğunu, müvekkilinin davalı şirketten olan alacaklarının ödenmesi için, davalı şirkete karşı iki ayrı dava açmış olup, söz konusu davaların kesinleştiğini, bu şekilde zorunlu arabuluculuğa tabi olan bir miktar paranın ödenmesine ilişkin uyuşmazlıklar çözümlenmiş olup eldeki davadaki talebin davalı şirketin tüzel kişilik perdesinin kaldırılması ve anılan alacaklardan davalı ortakların da sorumlu olduklarına karar verilmesi olduğunu, aralarında bağlantı bulunan ve miktara tabi olan ve olmayan talepleri bir arada içeren talep yığılmasının söz konusu olduğunu, davaların zorunlu arabuluculuğa tabi tutulmasının usul ve yasalara aykırı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.


C. Gerekçe ve Sonuç


Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tüzel kişilik perdenin aralanması teorisine dayalı olarak davalı şirketin yargı kararlarıyla kesinleşmiş alacaklarından şirket ortakları olan diğer davalıların sorumlu olduğunun tespiti ile bu alacağın tahsiline karar verilmesi talep edilmiş olup, tüzel kişilik perdeyi aralama teorisi uygulanmak sureti ile davalı ortakların şirketin mevcut borcundan sorumlu olması gerektiğinin tespiti ile yahut borcun kendisinden tahsili talebi dava yolu ile öne sürülebileceği gözetildiğinde, davada ileri sürülen talep bakımından davacının dava açmakta hukuki yararının bulunduğunun kabulü gerektiğine, tüzel kişilik perdesinin kaldırılarak davalı şirketin yargı kararlarıyla kesinleşmiş alacaklarından şirket ortakları olan diğer davalıların sorumlu olduğunun tespiti ile bu alacağın tahsili istenmiş olup talep yığılmasından söz edilemeyeceğinden uyuşmazlığın bu davalılar yönünden zorunlu arabuluculuğa tabi olduğundan ve davadan önce arabuluculuğa başvurulmadığı ve bu şartın yerine getirilmediği ihtilafsız olmasına göre, bu davalılar hakkındaki davanın bu nedenle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerektiğinden istinafa konu ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) nci alt bendi uyarınca kaldırılmasına, davanın arabulucuk dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.


V. TEMYİZ


A. Temyiz Yoluna Başvuranlar


Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.


B. Temyiz Sebepleri


Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; kesin hüküm nedeniyle davalı şirkete karşı alacak talebi (eda hükmüne ilişkin bir talep) yöneltilemeyeceği halde, eda davası açılmasının mümkün olmadığını, tüzel kişilik perdesinin aralanması/kaldırılması davalarının Yüksek Yargı kararlarıyla ortaya çıkan ve şekillenen ayrı bir dava türü olduğu da dikkate alınarak, tüzel kişilik perdesinin kaldırılması ile müvekkilin alacak haklarının korunması amacıyla başvurulduğunu, müvekkilinin davalı şirketten olan alacaklarının ödenmesi için, davalı şirkete karşı iki ayrı dava açmış olup, söz konusu davaların kesinleştiğini, bu şekilde, zorunlu arabuluculuğa tabi olan bir miktar paranın ödenmesine ilişkin uyuşmazlıklar çözümlenmiş olup, eldeki davadaki talebin; davalı şirketin, tüzel kişilik perdesinin kaldırılması ve anılan alacaklardan davalı ortakların da sorumlu olduklarına karar verilmesi olduğunu, davaların zorunlu arabuluculuğa tabi tutulmasının usul ve yasalara aykırı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.


C. Gerekçe


1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme


Uyuşmazlık, davalılar arasındaki tüzel kişilik perdesinin aralanması istemine ilişkindir.


2. İlgili Hukuk


6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 119, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 ... maddeleri.


3. Değerlendirme


1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 ... maddesinde yer ... sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.


2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.


VI. KARAR


Açıklanan sebeple;


Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,


Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,


Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,


28.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.





150 görüntüleme0 yorum

Comments


bottom of page